1 Ekim 2012 Pazartesi

Bebekle Uçak Seyahati

İşte bu başlık tatile gitmeden önce google da en çok arattığım şeydi herhalde :) Nasıl olacak diye pek bir korktum. Asya ağlar mı, sızlar mı, acaba çok korkar mı, bağırıp çağırıp uçağı başımıza geçirir mi diye az düşünmedim. Tamam mesafe kısa, Antalya sonuçta bi kalkıyorsun bi iniyorsun ama nasıl olacak dedim durdum. İşin özü şu ki fazlaca düşünmeye gerek yokmuş. Her yerde belirtildiği gibi ve benim de doktoruma danışıp öğrendiğim üzere iniş ve kalkış sırasında kabin içi basınç değişikliğinden etkilenmemesi için bebiş itina ile emzirilir olay bu kadar :) Emmezse su içirilir o da olmazsa ağzına yalancı meme tıkılır. Gerisi bebeğinizin o günkü durumundan ibaret. Uçuşla ilgili başka da sıkıntı yok.

Ama gelelim bizim uçuşumuza. Uçuşumuz sabah 10:30 uçuşu olup biz zaten bavullarımızı iki gün önceden hazırlayıp sabah yedide uyanmıştık buraya kadar sorun yok. Ben kalkıp bir güzel süslendim püslendim. Evden çıkarken giymek üzere babetlerim kapının önünde dururken ben onları es geçerek en topuklu terliklerimi giydim. Hem topuklu diyorum hem de terlik diyorum. Yazarken benim bile gözlerim pörtledi. Neden böyle bişey yaptım bilmiyorum. Aslında biliyorum aylardır babet giymekten sıkıldı bu bünye tatil demek babetler için de tatil demek hem nolcak ki en fazla üç- dört saat sonra havuzun kenarındayız bu kadarcık süre içinde ben bu terliklerle havalı havalı takılırım modundaydım. Bir de bavula sığdıramadığım daha doğrusu sığdırırsam ezilmesinden korktuğum devasa şapkamı kafama taktım tam oldu. Tin tin tini mini hanım modunda, herşey yolunda, çıktık yola. Saat sabahın yedisi uçuşa var üç buçuk saat. Dedemize uğrayacağız hem Asya'yı tatil öncesi son kez görsünler diye hem de arabamızı bırakacağız, ordan kuzen bizi havaalanına bırakacak. Hala sıkıntı yok. Eve çıkmıyoruz bile bahçedeyiz en son Doğan'nın elinde bir çay bardağı görüyorum aşkım geç kalıcaz diyorum, çayı içelim çıkarız diyor peki diyorum. Sonra biniyoruz arabaya düşüyoruz yola. Hava alanına girerken saatler 10 u 10 geçiyor. Check-in yaptırmamışız koşuyorum bankoya, saat 10:15 "check-in işlemleri kapandı hanfendi" diyor orada bulunan hatun kişi ve ben saniyeler içinde yalvarıyorum bebeğimiz var naparız buralarda şeklinde. Telefon ediyor bir yerlere, gözlerim parlıyor alacak bizi uçağa.  Kapatıyor telefonu "uçağın tüm yolcuları binmiş, uçuşa hazır, hem şu an sizi alsam bile valizlerinizi uçağa yetiştiremem" diyor. O an valizlerin yok olmasını diliyorum ki mümkün değil eşşek ölüsü şeklinde iki valizle kalakalıyoruz oracıkta. Sonra diyor ki bir sonraki uçuşta boş yer var hemen bilet alabilirsiniz. Hemen gidiyorum bilet gişelerine durumu anlatıp ceza ödeyerek yeni biletleri alıyorum. Geliyorum hemen check-in yaptırmak için hatun kişi diyor ki biletleri yarınki uçuşa almışsınız :) Nasıl ya ama bugün dedim. Hemen gidersem değiştirebilirmişim. Topuklu terliklerden bahsetmiştim değil mi o terliklerle bir uçtan bir uca gidip geliyorum gidip geliyorum :)) Kafamdaki kocaman şapkadan bahsetmiyorum bile onu Doğan'nın kafasında gördüm en son pek yakıştı :)  Bu arada Doğan ne yapıyor merak eden varsa söyleyeyim bebeğimizin güvenliğini sağlıyor. Tüm bebek kaçırıcıları ve organ mafyası hava alınında ya, bir an olsun  bırakmadı minnoşu bu nedenle tüm koşuşturma bana kaldı. Neyse 14:30 uçuşu için hazırız check-in yaptırmışız valizleri vermişiz saat olmuş 12:00 bizim ilk uçakdakiler çoktan inmişler Antalya'ya biz daha sürünelim buralarda modundayız. Asya'yı emzirip, bizde bişeyler atıştırdık sonra bebekle uçak seyahati aramalarım geliyor aklıma. Diyorum ki naçizane fikrim bebekle uçak seyahati yapacaksanız öncelikle sakın ola ki uçağı kaçırmayın :) Sonra topuklu terlik giymeyin hadi onu da giydiniz çapı sekiz metreyi bulan hiç bir yere sığmayan kocaman bir şapkayı kafanıza geçirmeyin :) Sonrası kolay  uçak kalkarken ve inerken bebeğinizi emzirin, emmezse su içirin daha da olmadı ağzına bir yalancı emzik verin olsun bitsin. İş ki siz uçağı kaçırıp oralarda sürünmeyin, ailenizin ağzına sakız olmayın :)

Neyse bunları da atlattık bindik uçağa yanımızda bir dede vardı ki ben diyim seksen sen de doksan yaşında, bizim kucağımızda ise bir minik Asya. Uçak o kadar minik ve o kadar doluydu ki anlatamam. Doğan'nın dizlerini ve benim topuklu terliklerimi uçak almadı neredeyse o kadar söyleyim. Buna rağmen o kadar çok bebiş vardı ki şaştım kaldım :) Ama insan hemen alışıyor olaya dönüşte resmen deneyimliydik bebekle uçuş konusunda. Uçağımızda çok rahattı. En güzeli uçağı da kaçırmadık.

Bu arada bebek arabasını ne yapacağız valizlerle birlikte mi veriliyor noluyor diyenler için gelsin. Bebek arabaları uçağın kapısında alınıyor. Bagaj verilirken bebek arabası için kocaman bir poşet veriliyor katlayıp arabayı koyuyorsunuz poşetin içine. Atıyorlar uçağa, burda mübağla yok gerçekten atıyor olmalılar çünkü ana kucağımızın köşesi kırılmış ve alt mekanizma açılıp kapanırken zorlanıyor. Bir tavsiye varsa baston pusetle gidilmeli böyle yolculuklar.

Bir tatili de böyle macera ile başlayıp sakince bitirmek suretiyle geçirdik darısı diğerlerinin başına.

Asya uçuşu beklerken :) Ağzında meme ile nadir fotolardan ne uyuyabildi ne gezebildi en çok yere inmek istedi çok sıkıldı. Ama Allahtan uçağa biner binmez uyudu.

Ve sonunda uçaktayız.

Kocaman şapkalı Doğan :) Şapkaya o kadar sinir oldum ki tatil boyu bi kere bile takmadım. Doğan atalım dedi atmaya da kıyamadım ama dönüşte bavula sokmak sureti ile cezalandırdım onu :)) Eve gelince yine kıyamayıp kalıba aldım içini doldurdum. Düz yerlerin üzerine kitap koydum :)

8 yorum:

  1. valla şapkana mı gülsem, topuklu terliklerine mi, yoksa bunları anlatış üslubuna mı :)) neyseki stresli başlayıp, güzelce bitirmişsiniz. artık kışa hazırsındır güzcüm. biz bu sene cesaret edemedik, hevesimizi Allah kısmet ederse seneye saklıyoruz (cat_lover)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kedicim valla biz de halimize ağlasak mı gülsek mi bilemedik :) O halde bekledik durduk. Bir de bol bol şükrettik niyeyse, sanki kaçırdığımız uçak düşecekti de Allah bizi korudu. Tövbe tövbe tabiki düşmedi o uçak :)
      Seneye güzelce bir tatil yaparsınız inşallah.

      Sil
  2. Her işte hayır vardır. en kötü şeyde bile bunu bilir, bunu söylerim. uçak düşmedi ama belki sen uçaktan inerken düşecektin Allah korusun. sabah 7'de kalk, 10 daki uçağı kaçır, elbet vardır bir hayır. valla önümüzdeki yazı heyecanla bekliyorum. minikler de yürümeye başlayacak, zor ama eğlenceli olacağı kesin inşaallah.

    YanıtlaSil
  3. :)))..harbiden hem komik olmuş hemde yorucu..Neyse ki küçük prenses uçakta uıyumuşta sıkıntı olmamış birde o üstüne tuz biber olurdu :)
    tatiliniz de umarım iyi geçmiştir..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yavrucak sıkıntıdan patladı en iyisi mi uyuyum ben dedi sanırım :)
      Tatil süperdi anlatıcam fırsat bulunca...

      Sil
  4. yazıyı okurken çok güldüm :) özelliklede "uçağa gec kalmayın" önerini :)

    bundan sonra senin gibi bu başlığı aratan anneler bu yazıyı okuduklarında en faydalısını okuduklarını anlayacaklar bence :D
    Neyseki güzel bire tatil olmuşşş bebişim :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Emrecim ilk şart uçağa binebilmek, binemediğin uçakta ne yaptığının bir önemi yok ki :))

      Sil
  5. fena halde güldüm, şapkanın akibetine, topuklu terliğin eziyetine, çok şirin:)) Allah kaza bela vermesin. sevgiler...

    YanıtlaSil